(262) 300 41 41

info@akademihastanesi.com.tr

D-100 Karayolu No:22-24 Yahya Kaptan Durağı

Ovacık Mah. Başiskele / Kocaeli

Sosyal Medya
Akademi Hastanesi  >  Haberler   >  Kalplere ‘minimal’ dokunuş; Prof. Dr. Ersan Özbudak

Kalplere ‘minimal’ dokunuş; Prof. Dr. Ersan Özbudak

RÖPORTAJ: EYLEM SELVİ ARI
FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

Özel Akademi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersan Özbudak, kalp ameliyatlarında çığır açan yöntemi Kocaeli’de uygulamaya başladı.

Tıp literatürüne ‘minimal invaziv kalp ameliyatları’ olarak geçen, sol meme üstünde veya altında 6-7 cm’lik bir kesi yapılarak gerçekleştirilen kalp ameliyatlarını başarıyla gerçekleştiren Prof. Dr. Ersan Özbudak, ‘Kalplere dokunan adam’ unvanının hakkını fazlasıyla veriyor.

İman tahtası denilen sternum kemiği kesilmeden yapılan bu operasyonla hastalarını kısa sürede ayağa kaldıran, günlük yaşama bedensel ve ruhsal olarak daha motive bir şekilde dönmelerini sağlayan Prof. Dr. Özbudak, ‘minimal invaziv kalp ameliyatları’ hakkında merak edilenleri Kocaeli Life okurları için anlattı.

Ersan Hocam, kalp cerrahisinde gelişmeler aldı başını gidiyor. Bu sayede kalp ameliyatları artık korkutucu olmaktan çıktı, değil mi?

İnsanoğlu binlerce yıl boyunca göğüs kafesinin altında ne olduğunu bilememiştir. 100 yıl önce bile büyük cerrahlar, ‘kalbe dokunan doktor, cerrah değildir’ diyormuş. Kalbe hiçbir zaman dokunulamayacağı düşünülüyormuş. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, 1950’li yıllar itibariyle açık kalp ameliyatları yavaş yavaş yapılmaya başlandı. Hasta sayısı arttıkça, açık kalp ameliyatlarındaki deneyim de arttı, epey yol kat ettik. Artık her türlü kalp damar ameliyatını başarıyla sonuçlandırabiliyoruz. Tabii teknolojinin ilerlemesiyle beraber bu iş çok çok kolay bir hale geldi.

Biz bile bazen büyük bir ameliyat sonrası ‘hasta nasıl bu kadar erken iyileşme gösterebiliyor’ diye şaşırmıyor değiliz çünkü bu ameliyatlar esnasında kalbi durduruyoruz, kemik kesileri yapıyoruz, büyük damarlara kanül yerleştiriyoruz. Hasta ameliyat sonrasında 5-6 gün içinde iyileşiyor.

İnsanoğlu her şeye alışıyor ve hep daha iyisini istiyor…

Aynen öyle. Şunu gördük; insanoğlu hiçbir zaman azla yetinmez, en iyisini ister. Günümüzde kalp ameliyatlarında eskisi gibi ölüm oranı görülmüyor. Deneyimimiz arttıkça biz kalp cerrahları için ‘bu ameliyatları nasıl konforlu hale getiririz’ kısmı önem kazanmaya başladı. İşte ‘minimal invaziv kalp ameliyatları’ da böyle ortaya çıktı. Aslında 2017 yılından beri bu ameliyatları yapıyorum ancak şu an daha da arttı diyebilirim.

GÖĞÜS KAFESİ AÇILMIYOR!

Hocam, bu yöntem nasıl ortaya çıktı?

Kalp ameliyatlarında iman tahtası diye bilinen sternum kemiğini keserek kalbe ulaşıyoruz. Ameliyat olan hasta yaklaşık iki ay boyunca sadece sırt üstü yatmak zorunda kalıyor, kollarını kullanamıyor. Hasta gerçekten zor bir sürece giriyor, ruhsal olarak olumsuz etkileniyor. Hasta kalp ameliyatını unutuyor, göğüs kafesinden kaynaklı ağrılarından dolayı stres yaşıyor, ameliyat olduğu için pişmanlık duyuyor. Bunun yanında göğüsteki uzun kesinin görüntüsü de hastaları ki özellikle kadınları çok rahatsız ediyor. Göğüs kafesinin iyileşmesiyle ilgili sıkıntılar, kemiğin kaynamaması, enfeksiyon kapması, ameliyat sonrasındaki kanamalar, göğüs kafesindeki kırıklar ise bu sürecin sonrasında oluşabilecek komplikasyonlar. Kalp cerrahları olarak bu sıkıntıları minimalize edecek, hastayı daha az ağrıyla daha erken ayağa kaldıracak yöntemlerin peşine düştük.

Ve ‘minimal invaziv kalp ameliyatları’ dediğiniz yöntem bulundu…

Evet. ‘Minimal invaziv kalp ameliyatları’ dünyada yaklaşık 20 yıldır yapılıyor. Sonrasında Türkiye’ye de geldi, toplantı ve konferanslar sayesinde bu yöntemle tanıştık. Ekibimle beraber, ilk olarak 2017 yılında bu yöntemi uygulamaya başladım. Kocaeli’deki hastalarımızın il dışına gitme ihtiyacı duymadan bu gelişmeden faydalanmasını istedik.

SADECE 6-7 CM’LİK KESİ YAPILIYOR

Ersan hocam, ‘minimal invaziv’ nasıl bir ameliyat yöntemi?

İman tahtası diye bilinen sternum kemiğini kesmeden sol ya da sağ meme altında veya üstünde açtığımız 6-7 cm’lik minimal kesilerle, kaburga arasından kalbe ulaşıp her türlü kalp ameliyatını yapabileceğimiz bir yöntem. Aynı zamanda endoskopik yöntemle kol atardamarı ve bacak toplardamarını çıkarıyoruz. Kol ve bacakta sadece 2,5 cm’lik bir kesi yaptığımız için enfeksiyon ve yara izi riski olmuyor. Bu şekilde hastanın tüm damarlarına koroner by-pass yapabiliyoruz. Yani minimal invaziv koroner by-pass ameliyatında damar sınırlaması olmuyor. Bu ameliyatın gündeme gelmesinin en büyük sebebi hastalara konfor sağlamaktı. Kalp kapakçığı ameliyatlarından tutun da koroner by-pass ve kalp deliği kapatma ameliyatlarına kadar kalbe dair her ameliyatı yapabildiğimiz bir yöntem.

Bu yöntemi uygulamadan önce hastaya ne gibi tetkikler yapıyorsunuz?

Tabii ki önce hastanın tomografisine bakıyoruz; damar yapısını, bacak damarlarını değerlendiriyoruz ve bunlar uygunsa yapıyoruz.

Göğüs kemiğini keserek yapılan ameliyatlar ile yeni yöntem arasında, ameliyatta geçirilen süre bakımından bir fark var mı?

Minimal invaziv kalp ameliyatı biraz daha uzun süreli olabiliyor çünkü hareket alanımız daha dar. Ekstra dikkatli olmamız gerekiyor. Bu açıdan biraz daha uzun sürüyor.

Aşkın Yazıcı da Doç. Dr. Ersan Özbudak’ın uyguladığı minimal invaziv yöntemle koroner by-pass ameliyatı oldu. 

 

KİMLERE UYGULANAMAZ?

Bu yöntem kimlere uygulanamıyor?

Ameliyat esnasında akciğeri söndürdüğümüz için çok ağır KOAH hastalarına, ileri derecede kalp büyümesi olan hastalar ile kalp fonksiyonları çok zayıflamış hastalara bu yöntemle müdahale etmiyoruz. Saydığım gruplardaki hastalar dışında; obez hastalarda, bel fıtığı olan ve çok fazla sırt üstü yatamayacak hastalarda, şeker hastalarında, bacaklarında damar tıkanıklığı olan hastalarda, kol ve bacaklarını ivedilikle kullanması gereken hastalarda özellikle bu işlemi uygulamayı tercih ediyoruz.

Peki, minimal invaziv kalp ameliyatı sonrası hastada görülen olumlu durumlar nelerdir hocam?

Göğüs kemiği kesilerek yapılan kalp ameliyatı sonrasında kemiğin kaynama süresi ortalama 2-3 ayı bulabiliyor. Hastaların bu dönemde kollarını çok aktif kullanmaması, yan ve yüz üstü yatmaması, ağırlık kaldırmaması gerekiyor. Bu durum özellikle; sırt üstü yatamayan, denge ve yürüme zorluğu olan, koltuk değneği ya da baston kullanan, obez olan, bel fıtığı gibi çeşitli rahatsızlıkları bulunan hastalar için sıkıntı oluşturuyor. Minimal invaziv kalp ameliyatlarında, göğüs kemiği kesilmediği için ameliyat sonrası hastalar kollarını kullanabilir ve istediği pozisyonda yatabilir. Destekli yürüyen ve baston kullanan kişiler göğüs kemiği kesilmediği için rahatlıkla günlük yaşama dönebilir. Solunum egzersizleri istenen sıklıkta ve ağrısız gerçekleştirilebilir. Hastalar ilk hafta içinde bile araç kullanabilir.

Birkaç hafta içinde yüzme, bisiklete binme gibi egzersizler ve cinsel hayata dönüş sağlanabilir. Kesiler küçük olduğu ve kemik kesisi olmadığı için enfeksiyon oranı oldukça düşüktür. Küçük kesiler hastaların psikolojisinin de hızlıca düzelmesine, ameliyat sonrası depresyon oranının azalmasına da fayda sağlıyor.

Bu yöntemin artıları saymakla bitmiyor…

Minimal invaziv kalp ameliyatında göğüs kemiği kesilmediği için ameliyat alanında daha az enfeksiyon riski, daha az ağrı ve kan kaybı, daha hızlı iyileşme süreci, daha küçük, daha az fark edilen izler gibi avantajlar sağlıyor… Kısacası komplikasyon oranı daha da azalıyor. Hasta ameliyat sonrası göğsünde bir yara olmadığı için oldukça motive şekilde yaşamını sürdürüyor. Hastaları rahatlatan, avantajlı bir yöntem diyebilirim.

Doç. Dr. Ersan Özbudak ve Op. Dr. Ali Fuat Mihranoğulları, Muhsin Saraç’ı sağlığına kavuşturdu. 
Kaynak: www.kocaelilife.com

 

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.