Lazer Göz Merkezi
Akademi Hastanesi Göğüs Hastalıkları bölümünde, akciğer hastalıklarının tetkikleri, tedavileri ve izlenimi yapılmaktadır. Hastanemiz bünyesinde bulunan teknolojik cihazlarla desteklenen bölüm, hastalıkların erken tanı ve tedavisine hizmet etmektedir.
Göğüs Hastalıkları:
Göğüs kafesi içinde kalan Solunum Sistemine ait hastalıkların tedavisi ile uğraşan uzmanlık dalıdır Solunum sistemi burun ve sinüslerden başlayıp, akciğerin en uç noktasına kadar devam eder.
Astım:
Nefes darlığı, hırıltı, öksürük, göğüs sıkışma hissi ile ataklar halinde seyreden kronik bir akciğer hastalığıdır. Krizlerle seyreder, hastalığın erken evrelerinde, kriz aralarında hasta tamamen normaldir. Oldukça sık görülür. Gelişmiş ülkelerde daha fazla oranda görülür ,bazı ülkelerde % 10 ları geçer. Irsi (kalıtsal, genetik ) bir hastalıktır. Pek çok etkenle tetiklenir. Özellikle ALLERJİ, evsel ve çevresel hava kirliliği, psikolojik problemler ve stres, SİGARA, soğuk hava, egzersiz, bazı ilaçlar, bazı meslek ortamları, üst ve alt solunum yolu hastalıkları, kimyasal maddeler, temizlik maddeleri ve parfümler, mide reflüsü gibi faktörler astımı tetikleyebilir. Sigara çok önemli bir etkendir, büyük risk faktörüdür. Sigara içilen evlerdeki çocuklarda astım tetiklenir. Hamilelik döneminde sigara içenlerin bebeklerinde de astım gelişme ihtimali daha yüksektir.
Bazı vakalarda İNATÇI BİR ÖKSÜRÜK gibi basit bir bulgu olurken, bazı vakalarda çok ağır nefes darlığı ve hırıltı atakları olur. Sıklıkla üst solunum yolları alerjileri ile birlikte görülür, nezle, hapşırma, burun tıkanıklığı astım bulgularına eşlik edebilir.
En sık ev tozu akarları (Akar ya da mayt, kenelerle birlikte acarina alttürünün büyük çoğunluğunu oluşturan eklem bacaklı canlı. İnsan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenir.[kaynak belirtilmeli] İnsan vücudunda milyarlarca akar yaşamaktadır. En çok halı, koltuk, yatak ve tüylü veya kirli ortamlarda bulunur. Nemli bölgelerde yaşayan ve astıma sebebiyet veren akarlar, mikroskop aracılığıyla görülebilir. 55 mikron boyutuna kadar büyüyen akarlar vardır. 1 gr deri parçası 1.000.000 akarın beslenmesi için yeterlidir. 156 çeşit akar vardır. 5 yıl kullanılan bir yatakta 5 ile 10 milyon akar yaşadığı sanılmaktadır. İnsan sağlığı için büyük tehlike oluşturmaktadırlar.) kedi köpek tüyleri, ağaç ve çiçek polenleri, küf mantarları, alerjiye yol açarlar.
Kriz esnasında teşhis koymak oldukça kolay olduğu halde, kriz aralarında zor olabilir. Bunun için Solunum Fonksiyon Testi, Alerji Testi, Akciğer Grafisi, Bazı Kan Tetkikleri gerekir. Tedavi, Astımın erken evrelerinde tedavisi mümkün olmakla birlikte, ileri evrelerde sadece şikayetler kontrol altına alınabilir. En önemli ilaçlar nefes yolu ile alınan inhaler ( nefes yolu ile alınan sprey ve toz ilaçlar) ilaçlardır. Son derece güvenlidirler ve alışkanlık yapmazlar. Hamilelik dönemlerinde de güvenle kullanılabilirler.
İlaçların bir kısmi kriz dönemlerinde rahatlatıcı olarak kullanılırlar, bir kısmı da krizleri önleyici ve astımı kontrol altına alacak ilaçlardır. Düzenli kullanılırlarsa astım ilerlemez ve hastalar normal hayatını sürdürürler. Eğer bu ilaçlar düzenli kullanılmazsa astım ilerler ve şikayetler sürekli olur. Düzenli Göğüs Hastalıkları Uzmanı kontrolü önemlidir.
KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı):
- Müzmin Tıkayıcı Akciğer Hastalığıdır. Astımdan farkı ilerleyici ve kalıcı bir hastalık olmasıdır.
- Öksürük, Balgam Çıkarma, Hışırtı, Nefes Darlığı, bazen Morarma görülür.
- Bütün dünyada giderek artan bir hastalıktır ve Ölüm sebepleri içinde 5. sırada yer almaktadır. 2.5 milyon kişi KOAH’dan ölmektedir. Ülkemizde de 3 milyona yakın KOAH hastası bulunmaktadır.
- Bu hastalıkta en önemli faktör SİGARA’dır.
- Ayrıca Mesleksel Tozlar, Hava Kirliliği, Enfeksiyonlar risk faktörleridir. İlk evrelerde ileri eforlarda nefes darlığı olduğu için bu evrelerde hastalık önemsenmez ve hastalık ilerler ve doktorlara geç evrelerde başvurulur. Bu da tedaviyi güçleştirir. KOAH’da tedavi hastalık evrelerine göre değişir ve devamlı olmalıdır.
- KOAH ilerleyici ve malul edici bir hastalıktır. İleri evrelerde morarma, ayaklarda şişme hatta sağ kalp yetmezliği görülür. Özellikle kış aylarında ataklar artar. Teşhis için Solunum Fonksiyon Testleri, Akciğer Grafileri, EKG, Kan testleri ve gerekirse Akciğer Tomografi kullanılır. KOAH’da inhaler ilaçlar, balgam sökücüler, nefes açıcılar kullanılır. Koruyucu aşılar yapılır.
- Tedavi sürekli olmalı ve düzenli Göğüs Hastalıkları Uzmanları kontrolü gerekir.
- Asla Sigaraya devam edilmemeli ve bırakılmalıdır. Sigara içildiği sürece tedavi mümkün olmayabilir.
Akciğer Kanseri:
Erkeklerde en sık görülen kanserdir. Kadınlarda da en üst sıralarda yer almaktadır. SİGARA içimi artan ülkelerde sıklığı artmaktadır. Kanserlerin yaklaşık 1/5 i akciğer kanseri iken kanserden ölümlerin yaklaşık 1/3 ü Akciğer Kanserindendir. 5 yıllık yaşam ihtimali en düşük kanserlerdendir.
Öksürük, balgam çıkarma iştahsızlık, kilo kaybı, kuvvet kaybı, halsizlik, ateş, ağrı, balgamda kan görülmesi önemli bulgulardır. Yayılım yaptığı organ bulguları da görülebilir. Sigara içenler bazı bulguları sigaraya bağlarlar, bu da gecikmeye yol açar.
20 yıl sigara içen bir kişide Akciğer Kanseri görülme riski içmeyenlerden 25 kat fazladır. Bu sebeple sigara içenlerde bu bulgular başlarsa mutlaka tetkikler yapılmalıdır.
Akciğer Grafisi, Balgam Testleri, Akciğer Tomografisi, Bronkoskopi (Hava yollarına içeriden inceleme) yapılmalıdır. 40 yaşın üzerindeki sigara içenler her yıl mutlaka Göğüs Hastalıkları kontrolünden geçmeli ve Akciğer Grafisi çektirmelidir.
Erken evrelerde tedavi şansı çok yüksektir, ileri evrelerde tedavi şansı çok düşüktür.
Akciğer Ameliyatı, İlaç ve Işın Tedavisi uygulanır.
Akciğer Tüberkülozu:
Verem olarak bilinen bu hastalık insanlık tarihi kadar eskidir ve 130 yıl önce etkeni Koch tarafından bulunmuştur.
Akciğer veremi kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, geceleri terleme, halsizlik gibi genel belirtiler yanında öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ileri olgularda nefes darlığı olabilir. Şeker hastalığı, , ileri beslenme bozuklukları, ağır stres, AIDS hastalığı, bazı meslek hastalıkları ve alkolizm veremin daha sık ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Bu bulgular olduğunda Akciğer Grafisi, Balgam Testi, Cilt Testi (PPD) yapılmalıdır. Hastalık varsa aile taranmalıdır Tedavisi 6 ay düzenli ve kontrollü ilaç kullanmaktır.
Uyku apnesi, solunumsal uyku bozukluğu:
- Uyku esnasında solunumun zayıflaması ve durması durumudur. Aşırı horlama vardır
- Bu evrede kanda oksijen düşer. Bunun sürekli olması ve tekrarlaması sonucu, Uykunun ritmi ve sürekliliği bozulur ve gece uykusu yeterli olmayınca Gündüz aşırı uyku hali, dikkat bozukluğu, hatırlayamama, baş ağrıları olur. İleri evrelerde gündüz direksiyon başında uyku hali ve kaza riski vardır
- Kilo fazlalığı, genetik faktörler, stres, alkol, üst solunum yolları anatomik bozuklukları bu hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur
- Teşhis UYKU TESTİ ile konur. Tedavisi özel cihazla olur. CPAP cihazı kullanılır. Bazı hastalarda operasyon gerekebilir. Alkol bırakılmalı, kilo verilmelidir
- Tedavi edilmeyen ve ilerleyen Uyku Apneli hastalar Trafik kazası yapabilirler, Tansiyon, inme riski fazladır.
Pnömoni (Zatürre)
- Akciğer enfeksiyonu olup bakteriler, virüsler, parazitlerle meydana gelir
- Hava kesecikleri (alveoller) iltihabi hücreler, enfeksiyon etkenleri ve serumla dolar
- Yüksek ateş, titreme, balgam çıkarma, sık nefes alıp verme, halsizlik, öksürük, göğüs ağrısı ve ileri zatürre olgularında nefes darlığı, morarma olabilir.
- İleri yaş, sigara kullanımı, Yoğun bakımda kalmak, Soğuk havaya maruz kalmak, Kronik bir kalp ya da akciğer hastalığının varlığı, Alkolizm, madde bağımlılığı, Bilinç bozukluğu ile seyreden bazı nörolojik hastalıklar, Yabancı cisim aspirasyonu, Zararlı gazlara maruz kalmak hastalığa sebep olabilir. Teşhis için Akciğer Grafisi, Balgam ve Kan tetkikleri, Akciğer Tomografisi yapılır.
- Tedavi ayakta ve ileri olgularda yatarak yapılır. Özellikle Yaşlılar, Kronik akciğer, kalp veya böbrek hastaları, Alkolizm veya madde bağımlılığı, Evde 3 günlük antibiyotik tedavisine yeterli yanıt alınamayışı, Bilinç bozukluğu, Aşırı tansiyon düşüklüğü, Yaygın pnömoni, Beyaz küre (Lökosit) sayısının çok yüksek ya da çok düşük oluşu, plörezinin olması (Akciğer zarında su toplanması), Böbrek yetersizliği tablosu gelişmesi, Aşırı kansızlık, Solunum sayısının çok artması, Morarma varlığında hastanede yatırılmalıdır. Bazen Yoğun Bakım da gerekebilir.